Kadınlar ve kıyafetleri..


Kadınlar ve kıyafetleri

Kadınlar ve kıyafetleri
Sosyal hayatta kadın erkek ilişkilerinde Allah rızasını arayanlara ve Allah'tan korkanlara 'Takva'yı kazandıracak olan Kur'ân-ı Kerimin hedefi olan 'Müttakî Müslüman' şerefini kazandıracak olan amelleri şöyle sıralayabiliriz.

Sosyal hayatta kadın erkek ilişkilerinde Allah rızasını arayanlara ve Allah’tan korkanlara “Takva”yı kazandıracak olan Kur’ân-ı Kerimin hedefi olan “Müttakî Müslüman” şerefini kazandıracak olan amelleri şöyle sıralayabiliriz.
1. Haremlik Selamlık ne demektir?
Harem, girilmesi yasak olan mukaddes ve muhterem yer demektir. Toplantılarda ve toplu yerlerde erkeklerin toplandığı yere “Selamlık” kadınların bulundukları yere de “Haremlik” denir. Bilhassa eğlenceli toplantılarda yani düğünlerde ve ibadet için bir araya gelindiği zaman camilerde ve bilgilendirme amaçlı seminer ve konferans gibi toplantılarda kadınların ayrı, erkeklerin ayrı yerlerde oturmaları gerekir. Özellikle düğünlerde kadın erkek beraber oynamaları dinen yasaktır. Ayrı yerlerde, birbirlerini görmeyecek şekilde eğlenmelerinde sakınca yoktur.
Nitekim yüce Allah kadınların yabancıların göreceği şekilde kırıtarak yürümelerini yasakladığı gibi, yabancılara karşı cilveli ve işveli konuşmalarını da yasaklamıştır. “Allah’tan korkuyorsanız konuşurken ciddi olun ve kalbinde hastalık bulunanları ümide düşürecek şekilde cilveli konuşmayın. Sözünüzü doğru bir şekilde söyleyin” (Ahzab, 33:32) buyurarak ciddi konuşmaların zararlı olmadığını belirtir.
İşveli ve cilveli olarak konuşmak yasak olunca, erkeklerin bulunduğu yerde şarkı söylemek ve kıvırarak oynamak evleviyetle yasak olacağı açıktır. Bu sebeple dinimiz sosyal hayatta neşeli ve üzüntülü zamanlarda insan ilişkilerinde dikkat edilecek hususları tanzim etmiştir. Amaç kadının iffetini ve şerefini korumak ve erkeklerin de vakar ve faziletlerini artırmaktır. Kadına leke getirecek ve erkeğin vakarını ve takvasını zedeleyecek davranışlar bu sebeple yasaktır.
Dost meclislerine güzel kadın girdiği zaman nasıl insanlar arasında riya, rekabet, bencillik ve haset damarları deprenmeye başlar. İnsanların uyumuş olan hevesleri birden bire uyanır. Bunun için dinimiz özel durumlarda, alış veriş, eğitim ve bir ihtiyaç için evlerinden çıkmalarında ve bir iş yerinde çalışmalarında değil, toplu sohbetler ve düğün gibi eğlenceli yerlerde, ibadet gibi huşu ve huzur ortamlarında, konferans ve toplu yemekler gibi kalabalık ortamlarda erkeklerin ayrı, kadınların ayrı bulunmalarını istemiştir. Ta ki huzur ve güven ortamı zedelenmesin, her iki cins rahat hareket etsinler ve bu gibi toplantılar amacını gerçekleştirsin.
2. Kadının ev içi kıyafeti nasıl olmalıdır?
Kadın evinden çıkarken cilbab giyerek çıkması emredilmiştir. (Ahzab, 33:59) Evde ise cilbabı çıkarır ve ev kıyafeti ile bulunur. Ev kıyafeti ise yatak kıyafeti demek değildir. Ancak tesettüre uygun bir kıyafet olmalıdır. Çocuklarının ve akrabalarının yanında bulunması gereken kıyafet tesettürü sağlayan kıyafettir. Bu kıyafetle bulunmakla beraber, abdest alırken, çamaşır ve bulaşık yıkarken zaruri olarak başının bir kısmını, boynunu, kollarını ve ayaklarının açık olmasında mahzur olmamakla beraber “takva” gereği Allah’tan korkarak namazda giyilmesi gereken kıyafete uygun tesettür içinde olması ibadettir.
Kadının ibadeti örtüsüdür. Kadının iffeti örtüsüdür ve kadının takvası örtüsüdür. Allah utanılmaya, çekinilmeye daha layıktır. Allah’ı tanıyan ve bilen elbette her şeyden önce Allah'a karşı haya, edeb ve iffet içinde olması gerekir. Örtünme emri evin içinde ve dışında diye bir ayırıma tabi değildir. İster yalnız başına olsun kadın Allah'ın emrine göre giyinmiş olduğu zaman ibadet halinde demektir. Buna aykırı davrandığı zaman bu ibadeti terk etmiş ve sevabından ve faziletinden mahrum kalmış olur. Sadece yabancıya görünmediği için günaha girmiş olmaz. Hâlbuki tesettür içinde olduğu zaman Allah'ın emrine uyma niyeti ile mütesettir durursa, oruçlu gibi, namazda gibi sevaba girer ve amel defterine sevap yazılır.
Ev içinde tesettürü sağlayan bir kıyafetle oturuyorsanız hastalarla beraber oturmakta ve onlara hizmet etmekte, baba, anne, kardeşlerin ve hemşirelerin, amcaların, halaların ve dayıların evinde veya dostlarınızın evlerinde beraber oturmakta, hizmet etmekte gerek ayrı, gerekse beraber yemek yemekte bir sakınca yoktur. (Nur, 24:61)
Aynı şekilde yaşlı kadınların ve büyüklerin ellerinin öpülmesinde de bir sakınca da yoktur. Bu bir saygı ve hürmet ifadesidir. Birbirine yabancı genç kadınların ve erkeklerin sarılmaları, öpüşmeleri ise dinen ve fıtraten sakıncalı olduğu için asla caiz değildir. Şariin bu husustaki emri kesindir.
3. Kadının pantolon giymesi caiz midir?
“Allah kadına benzeyen erkeğe, erkeğe benzeyen kadına lanet etmiştir.” (Buhari, Libas, 61; Tirmizi, Edeb, 34; Ebu Davud, Libas, 27) Etek erkek elbisesi olmadığı gibi, pantolon da kadın elbisesi değildir. Günümüzde dar pantolon kadın elbisesi geniş pantolon ise erkek elbisesi olarak giyilmektedir. Dar pantolon bilhassa kot olunca kadın elbisesi mi oluyor? Şayet pantolon kadın elbisesi de olsa vücut hatlarını belli ettiği için yine de haramdır ve giyilmesi yasaktır. Hiçbir kadın dar pantolonu Allah'ın emri olan tesettürü sağlamak için giymiyor. Heyecan verdiği için ve kendisini göstermek için giymektedir. İnsanı elbiseden çok takva elbisesi korur. (A’raf, 7:26) Bu doğrudur ama pantolon giymede hiçbir şekilde “takva” yoktur.
Kadın kıyafeti etektir ve bunun altına da “sirval” giyilir. Sirval ise Anadolu kadınlarının giydiği iç donudur. Buna dizlik de denir. Dizine kadar içeride giyilen bir iç elbisedir. Peygamberimiz (sav) “Allah sirval giyen kadınlara rahmet etsin” (Münâvî, Mecmau’z-Zevâid, 4:22-23) buyurmuşlardır. Sirvalı günümüz pantolonu olarak kabul etmek mümkün değildir. Ancak eteğin altından giyilen geniş bir pantolon bacakları da göstermeyi önleyerek tesettürü sağladığı için buna kimsenin diyeceği bir şey olmaz. Pantolon etek altına giyilmediği zaman nasıl olursa olsun kadın kıyafeti sayılmaz.
4. Kadının saç kestirmesi caiz midir?
Saç kadının süsü ve ziynetidir. Kadının saç kestirmesi caizdir, ancak mazeretsiz kökünden kazıtması caiz değildir. Bu sebeple peygamberimiz (sav) “Erkeklere traş, kadınlara kısaltma vardır” (Ebu Davud, Menâsik, 7-8; Nesai, Ziynet, 4; Tirmizi, Hac, 75) buyurur. Bu hüküm her ne kadar özel olarak haç için geçerli ise de genel olarak saç ile ilgilidir. Kadının saçını erkekler gibi kısaltmaması kadının erkeğe benzememesi bakımından da önemlidir.
5. Kadının erkeklerle konuşması caiz midir?
Kadının sesi avret değildir. Bu konuda hiçbir nass yoktur. Nass olmayınca da hakkında bir hüküm verilmez. Kadının konuşması değil, işveli ve cilveli konuşması yasaktır. (Ahzab, 33:32) Konuşurken ciddiyeti korumaları şartı ile erkeklerle konuşmalarında bir sakınca yoktur. Bu ayrıca sosyal hayatın bir zaruretidir.
Ancak ibadette kadınların seslerini kısmaları, erkeklerin ise cehrî okumaları esastır. Bu sebeple kadının ezan okuması ve açıktan Kur’an okuması ve erkeklere dinletmesi caiz değildir. Kadınlara dinletmesinde ise sakıncası yoktur. Bu onların kendi aralarındaki ibadetidir. Nitekim peygamberimiz (sav) “İmam namazda yanılırsa erkekler ‘Sübhanallah’ der, kadınlar ise el çırparak yanıldığını hatırlatır” (Buhari, Sehiv, 9; Nesai, İmamet, 7) buyurmuşlardır. Hac ibadetini yaparken erkeklerle beraber oldukları için kadınların yüksek sesle “telbiye” getirmeleri yasaklanmıştır. (İbn-i Abidin, 1:406)
Sonuç olarak kadının sesi erkeğe mahrem değildir. Ancak işveli, cilveli ve nağmeli konuşması yasaktır. Çünkü bu fitneye sebeptir. Kalbinde hastalık olanlar bundan etkilenerek kötü düşüncelere kapılabilirler. Yasaklanmasının sebebi budur. Kadınların kendi aralarında şarkı söylemeleri ve oynamaları caizdir ve düğünlerde eğlence günlerinde buna kimse karışamaz. Ancak erkeklerin karşısında ve içinde eğlenmeleri ve şarkı söylemelerini dinimiz yasaklamıştır.
Bu konuda dinin hükmü ekseriyete göre değil ekalliyete bakar. Zira yasaklar ekseriyete göre konulmaz, ekalliyete ve binde bir vuku bulacak durumlara göre konulur. Yani, binde bir ihtimal ile zarar söz konusu olursa bireylerin bundan zarar görmemesi için kanunlar yasak koyar. Yasaklar buna göre konulur.
6. Kadınlara has üstün özellikler yok mudur?
Kadınların erkeklerden farklı ve onlardan üstün fıtrî özellikleri vardır. Bu özelliklerinin başında fıtrî olan şefkatleri gelmektedir. Kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta şefkat itibariyle erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta kadınlara yetişemiyorlar. (Lem’alar, 202)
Kadınların bir diğer üstün özellikleri de “hayâ” duygularıdır. Hayâ, güzel ahlakın kaynağıdır. Özü itibarıyla hata ve günah işledikleri zaman yüzlerinin kızarmasına hayâ denir. Bu konuda erkekler kadınlara yetişemedikleri içi ahlakî faziletler bakımından kadınlara yetişemezler. Bu konuda genel kabul gören kural şudur: “İffetli ve ahlaklı bir kadın yetmiş erkekten edep haya bakımından üstündür.”
Kadın ailenin geçimini sağlamak zorunda olmadığı için evin iç işlerini yapmayı kendisine görev bilir. Kocasının malını ve evladını korumakla, ailenin iffetini ve namusunu muhafaza etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kadının en esaslı birinci hasleti sadakattir; yani evine ve kocasına bağlılıktır. Açık saçıklık bu sadakati kırar, kocasının gözünde emniyeti ve güveni kaybeder. Hatta erkeklerde güzel haslet olarak kabul edilen cesaret ve cömertlik kadının emniyet ve sadakatine zarar verdiği için kadınlarda ahlâk-ı seyyie olarak kabul edilir, kötü haslet sayılır. Kocasının asıl görevi kadına hazinedarlık sadakat değil bilakis, himaye etmek, merhamet etmek ve hürmet etmektir. Bunun için erkek bir kadın tarafından inhisar altına alınamaz, başka kadınları da nikâh edebilir.
Kadının süsü takılarında değil, temizliğindedir. Kadının haşmeti, büyüklüğü ve saygınlığı güzel ahlakından kaynaklanır. Günahlardan kaçınması ile güzellik bulur. Güzelliğinin kemali ise çocuklarına olan şefkatidir. Eğlencesi heva ve hevesin ürünü olan eğlenceler değil, çocukları ile meşguliyetidir. Bu sebepledir ki peygamberimiz (sav) “Cennet anaların ayakları altındadır” buyurur. “Kadınların ayakları altındadır” demez. Kadın ancak anne olunca saygı ve hürmet görür. Ama ne var ki bu derece fesat ve tahribata karşı demir gibi sebat edecektir ki dayanabilsin. Bundan dolayı dindar kadınlar büyük kahramanlardır. Kıyafetleri ve güzel ahlakları ile en güzel vaizeler ve örneklerdir.
Haya ve güzel ahlak insanlara göstermek ve insanların saygısını ve saygınlığını kazanmak için değildir. Allah'a karşı ve Allah'ın rızasını kazanmak içindir. Peygamberimiz (sav) “İnsanlara nazaran Allah haya edilmeye daha layıktır. Her şeyden önce Allah’tan haya etmek ve utanmak gerekir” (İbn-i Mâce, Nikah, 28) buyurmuşlardır. Bu durumda bir kimse evinde ve hatta tuvalette dahi olsa elinden geldiği kadar örtünmeye dikkat etmelidir. Evde hiç kimse görmüyor diye açık ve çıplak bir vaziyette bulunması en azından kendisine ve üzerinde bulunan “Kiramen Kâtibîn meleklerine karşı hayâsızlıktır.
Edep ve hayâ Allah'ın rahmetini celbeder. “Edepsiz Allah'ın rahmetine mahrum kalır.” Edebin başı ise hayâdır. Hayâsız bir kimse en başta edepsiz sayılır. Böyle biri elbette Allah'ın rahmetinden mahrumdur. Allah'ın rahmetinin tecelli ettiği yerde melekler bulunur, rahmetin tecelli etmediği yerde melekler bulunmayacağı için “Evde başı açık kadın bulunda rahmet melekleri oradan kaçar” denilmiştir.

M. Ali Kaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder