Tesettür nasıl olmalı ???

Tesettür nasıl olmalı?

Tesettür nasıl olmalı?
Tesettür nedir? Nasıl olmalıdır?

Soru:
Tesettür nedir? Nasıl olmalıdır? Önemini açıklar mısınız?

Cevap: Tesettür, Allah'ın emrettiği şekilde örtünme demektir. İnsana has bir meziyettir. Çıplaklık insan ruhunu rencide eden ve fıtratını bozan, insanın şeref ve haysiyetini rencide eden bir durumdur. Buna hayasızlık ve iffetsizlik denir. Haya ve iffet insana has bir özelliktir ve insanın diğer varlıklara olan üstünlüğünün bir delilidir. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri insanın diğer hayvanlardan farklı olarak fıtrî bir elbise yerine canlıların tümünü temsil etmesi ve onların üzerinde halife olmasının alameti olan “forma” ve “nişan” şeklinde elbise giymesinin sebebini insanın temsil ettiği “hilafet” görevine uygun olduğunu ifade eder. (Mektubat, 2004, s. 652)
İslam dininin örtünme emri bireyin ruh ve beden sağlığının, fıtrî yapısının, şeref ve haysiyetinin, toplumun genel ahlakının ve insanlar arasındaki münasebetlerin tanzimine yöneliktir. Örtünmede erkek ve kadın farkının bir sebebi de budur. Ayrıca erkek ve kadının farklı elbise giymeleri ve kadına tesettür emrinin bir diğer özel hikmeti de insan haysiyet ve şerefine yakışır bir aile kurma, iffet ve namusu koruma, kadın ve erkek arasında karşılıklı saygı ve hürmeti, güven ve sadakati sağlamaya yöneliktir. Kadın ve erkeğin iki ayrı cins olma ve bu cinsiyetin fıtrî yapısına ve özelliklerine uygundur.
Örtünmesi gereken ve yabancıların görmesinin haram olduğu azalar “Avret” olarak nitelendirilmiştir. Erkeğin avreti göbeği ile diz kapağı arasıdır. Kadının ise eli ve yüze hariç bütün bedenidir. İş hayatı ve sorumlulukları gereği kadının dirseklerinden aşağı kısmı ve ayak topuklarından bir karış yukarı kısmının açık olmasında bir sakınca olmamakla beraber örtünmesi fazilettir. Namazda ise eli ve yüzü hariç bütün bedeni avret sayılır ve örtünmesi farzdır.
Kur’ân-ı Kerim kadın ve erkek olarak uyulması gereken kuralları belirlemiş ve bu konuda bireyleri ikaz etmiştir. Sünnet de bunların uygulanış şeklini fiilen ve kavlen göstermiştir. Kur’ân-ı Kerim erkeklerin gözlerini haramdan korumaları istenir. (Nur, 24:30) Devamında da kadınların namus ve iffetlerini korumaları ve gözlerini harama bakmaktan sakınmaları ve ziynetlerini göstermemeleri ve hissettirmemeleri istenir. (Nur, 24:31) Hadisler de “kadının bedeninin ziynet olduğu” bu sebeple bunu yabancıdan saklaması gerektiği belirtilir. Bunun ölçüsü de Ahzab suresinde “Görünen kısımlar müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerine örtsünler. Kocaları, babaları... hariç başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar” (Ahzab, 33:59) ayeti ile belirlenir.
Bu ayette kadınların bir ihtiyaç için dışarıya çıktıkları zaman “dış örtülerini üzerlerine almaları” istenmektedir. Bunun hikmetini de “tanınmaları ve incinmemeleri” olarak ifade edilir. Ancak ayetlerde ve hadislerde örtünme için belli bir kıyafetten söz edilmez. Kıyafet örfe ve yöreye göre, çağa ve topluma göre değişebilir. Amaç bunlara müdahale etmek değil, doğrudan ferdin örtünmesini sağlamaktır. Dinimiz kıyafet şeklini kişinin iradesine ve örfe bırakır. Bu konuda kuralları ve şekilleri şartlar ve maslahatlar belirleyecektir. Maslahata, örfe ve kişinin ve toplumun içinde bulunduğu şartlara göre ilgililer, hukukçular ve bilginler tarafından belirlenebilir; bunlar da tüm kesimleri bağlayıcı olarak kabul edilmez ve zaman içinde değişiklik arz edebilir. Ölçü ise tesettürün sağlanması, namus ve iffetin korunması ve kadınların incinmemelerinin sağlanmasıdır.
Peygamberimiz (sav) yüce Allah'ın tesettür emrinin uygulanması noktasında Allah'ın emrine uygun ve rızasına muvafık olacak şekilde nasıl olması gerektiği konusunda ölçüler verir. Bu konuda şöyle buyurur: “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları dünyada görmedim: Birincisi ellerindeki öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı kırbaçlayan kimselerdir. İkincisi giyinmiş çıplak, kalçasını oynatarak, kırıtarak, salınarak yürüyen, başları deve hörgücü gibi kadınlardır. Bunlar cennete giremezler, onun kokusunu da alamazlar. Halbuki onun kokusu çok uzun mesafelerden alınır.” (Müslim, Libâs, 125) Bu hadiste halka tepeden bakan ve onlara hakaret edenler ile vücut hatlarını belli edecek elbiseler giyerek erkekleri tahrik edecek şekilde yürüyen kadınların bu halinden Allah'ın razı olmayacağı ifade edilir. Bir başka hadiste de baldızı Esmâ’nın şeffaf bir kıyafet içinde olduğunu görerek “Ey Esmâ! Bulûğa erdikten sonra kadının -yüz ve ellerine işaret ederek- şu ve şundan başka yerlerinin görülmesi doğru olmaz” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31)
Bütün bunlardan anlaşılan husus, örtünmenin insanî ve ahlâkî bir vecibe olduğu amacının iffet ve namusu korumak amacına yönelik Allah'ın emri olduğu ve şeklinin belirlenmesinin de bireylerin tercihine bırakıldığı hususudur. Din öze ve içeriğe bakar, şekil ve ayrıntıyı bireylere bırakır. Bu konuda da fazilet ve rızay-ı ilâhiyi esas almalarını öğütler. Bunun şeklini de peygamberin sünneti ile gösterir. Bu konuda İslam bilginleri arasında görüş birliği vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder